Seyyahça Figen İle Röportaj: "Korkularını Evde Bırak!"

Seyyahça Figen Kimdir?

Kendim için modern bir seyyah, kadın gezgin diyebilirim. Yaşamın, bir yol ve yolculuk olduğuna inanıyorum. Seyahat etmeyi, insanı içsel yolculuklara taşıdığını düşündüğüm için seviyorum. Bu sebeple de, fırsat buldukça bir seyyah gibi geziyorum ve yolculuk yapıyorum. Yaşamın, paylaşıldıkça zenginleştiğine ve anlamlandığına inandığım için de, gördüklerimi ve yaşadıklarımı; Modern Seyyahın Seyahatnamesi, Seyyahça’da yazarak paylaşıyorum. Yaşam yolunda yolculuk ederken; 2014 yılında, Yaşamı Kullanma Kılavuzu isimli kitabı yazdım ve yayınlattım. Mersin Üniversitesi Seyahat İşletmeciliği ve Yakın Doğu Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık mezunuyum. 10 yıldan fazla zamandır reklam-metin yazarlığı, editörlük ve içerik editörlüğü yaptığım profesyonel meslek hayatıma; editörlük ve yazarlık ile devam ediyorum.

Sizin için bir seyahatin olmazsa olmazları nelerdir?

Benim için gideceğim destinasyonda kültür, sanat, müze, tarihi yapılar, keyifli kafe ve restorasyonlar olmazsa olmazdır… Elimden geldiğince ruhumu sanatla, müzeler ve güzel mimari ile beslerken, midemi de güzel tatlarla beslemeye gayret ediyorum. Gittiğim şehri, dolu dolu yaşamaya çalışırım. Sabah şehrin müzelerini ve tarihi yapılarını gezerim. Öğle molasında, şehrin meydanında hoş bir kafede ya da restoranında yerel tatları denerim. Akşam üstü otele gider biraz dinlenir duş alır ve akşam da hem yemek hem de halkın gittiği mekanlarda, onlar gibi eğlenmeye çalışırım. Seyahatim süresince, şehrin insanları ile iletişim kurmaya gayret ederim.

Bir kadın gezgin olarak yola düşmek konusunda kararsız olanlara neler önerirsiniz?

Elbette her ülke ve her insan aynı değil. Kötülüğün dili, dini ve ırkı yok. İnsanlara güvenmekte sorun yok ancak kendini riske atmanın da bir anlamı yok. Yollarda iyi insanlar da var kötü insanlar da var. Özellikle Avrupa, gelişmiş olduğu ve kişilere fayda sağlayan oturmuş kuralları ile kadınlar için güvenli.

Anlaşmak istedikten sonra yabancı dil de problem olmuyor. Güler yüzün, saygının ve samimiyetin hiçbir yerde açamayacağı kapı yok bence…

Herkese ama özellikle kadınlara, korkularını ve çekincelerini evde bırakarak dünyayı, ülkeleri, kültürleri ve insanları kendi gözleriyle görmelerini ve kendi deneyimlerini yaşamaya davet ediyorum. Seyahat etmek insana kendini özgür ve güçlü hissettiren, değerli bir deneyim. Ufak tefek sıkıntıları düşünerek, bu değerli deneyimden kendilerini mahrum etmemelerini öneririm.

Gezdiğiniz yerlerde başınıza gelen unutamadığınız bir anınız var mı?

Yolculuklar, kendi hikayelerini yaratıyor. Elbette yollarda, birçok şey yaşanıyor ve anılar oluşuyor. Çok fazla anı var.

Kısaca anlatabileceğim: 4 günlük Lviv (Ukrayna) seyahatimde, gittiğim ilk gün İstanbul’dan bir arkadaşımı Lviv’de bir restoranda görmüştüm. Ertesi gün bir kafede oturuyorken, kapı açıldı ve Türkiye’den başka bir tanıdık içeri girdi. Dünyanın gerçekten küçük olduğunu, Lviv seyahatimde iyice anladım.

Son olarak seyahatin sizde uyandırdığı duygular neler? Bu duyguları en çok hangi rotanızda hissettiniz?

Seyahat etme fikrinin bende uyandırdığı duygular: Özgürlük, merak ve keşif olarak sayabilirim.

Bu duyguları en yoğun olarak, birbirinden farklı destinasyonlarda hissettim. Kendimi en özgür Yunanistan’da, en meraklı Barselona’da ve en keşifçi, Roma ve Floransa’da hissettim.

Bunlara da göz atın...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir