Müzik dünyasında sevilen, kendine özgün yer edinmiş, yazın dünyasında hikaye anlatıcısı olarak bizimle hayat yolculuğunu sürdüren Jehan Barbur bu hafta konuğumuz. Yoğun programınızda bizlere zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Hazırsanız başlayalım.
İlk albümünüzden bu yana genellikle söz ve bestelerin size ait olduğunu görüyoruz. Son albümünüz “Evim Neresi” ile yolda olma halinin ve arayışın bir parçasını görüyoruz diyebilir miyiz?
Her şarkıyı aslında dinleyici dilediği gibi anlayabilir elbette. Benim yol kavramım birçok yazarınkiyle aynı aslında. Sırf yazar da değil, birçok sanatçıyla. Yol, hayat işte. Evim Neresi albümünde de yol olgusu var tabii. Bu sefer belki de insanın içine doğru ilerleyen yol, ev arayan, bedene habis bir ruhun kökünü/köksüzlüğünü, mahpusluğun sorgulayan bir albüm benim için. Gitmenin, gidememenin, sıkışmışlığın, kendine dönmenin şarkıları… Bu arayış beşerin öleceği güne kadar kendini farkında olarak ya da olmayarak içinde bulduğu bir sorgu değil mi?
İbn-i Haldun “Coğrafyası insanın kaderidir” der. Sizin de Beyrut’ta başlayan hayat yolculuğunuz 14 yıl İskenderun’da ve sonrasında İstanbul’da devam ediyor. Bugünkü Jehan’ın kişiliğinde nasıl etkileri olduğunu düşünüyorsunuz?
Bu soruda bilgi yanlışı var. Ben Beyrut’ta sadece doğdum İskenderunluyum hayatımda hiç Beyrut’ta yaşamadım. Bunu defalarca düzelttim. Ama hâlâ nedense bu 9 yıldır soruluyor.
Yol, yolculuk, seyahat sizin için ne ifade ediyor? Hangi dürtü sizi yollara düşüyor?
Kendi isteğimle hiç yollara düşmedim bugüne kadar. Son on yıldır müzik için yollardayım. Ne yazık ki kendim için seyahate çıkma fırsatı bulamıyorum. Ama ben sanki hep yoldayım. İçeri doğru, tuhaf ruhani bir yolculuk. Her kapının açılmasını ancak bir takım sorulara cevaplar bularak sağlıyorsunuz. Uzun yollara gitmiş kadar da yoruluyorum bu kişisel yolculuktan bazen. Çünkü bulmaya çabaladığım cevaplar kendi hayatımı meşru kılmak, eleştirildiğim noktalara karşı kendimi savunmak için değil; görmeyi başarmak için. Benliğimi ve varlığımı öleceğim güne kadar doğru anlamaya çalışmak ve hayatın hakkını vererek yaşamak için. Bence yolculukların en güzeli bu… Coğrafi yolculuklarda sadece yer değiştiriyorsunuz. Evet, başka yerler görmek elbette insan zihnine, algısına çok şey katıyordur. Ama ben bu yerlere götüreceğim kendimle, daha çok ilgileniyorum. Başkalaşmak… Başkalaşarak tekrar belki de daha evvel gittiğim yerlere bir kez daha gitmek farklı anlamlar katabilir bana.
Türkiye’de en çok hangi bölgelere seyahat etmekten keyif alıyorsunuz? Kış turizmiyle aranız nasıl?
Turizm yapamıyorum dediğim gibi. Ama ben köyleri severim. Ege’yi severim. Gümüşlük’te yaşar, daha da küçük yerlerin, küçük hayatların özlemini çekerim. Hâlâ kaçmak istediğimde Şirince’de sevgili Sevan Nişanyan’ın oteline atarım kendimi.
Size ilham veren şehir/coğrafya hangisi? Görmek istediğiniz şehir rotaları arasında nereler bulunuyor?
Toskana’yı, Korsika ve Sicilya’yı görmek isterdim. Seyahat edeceksem ilk gideceğim yerler buralardır. Bana hâlâ memleketim ilham veriyor. Burada kendimi bir başka hissediyorum.
Tek soru tek cevap kısmına gelelim
Türkiye’de tatil deyince: Tekne ve mavi yolculuk
En sevdiğiniz yol şarkısı: Road trippin – Red Hot Chili Peppers
Tatil benim için: Dostlar