Şimdi Japonya’da kıştan kalma görüntülere inat insanın içini ısıtan, her yanın pamuk şeker gibi görünmesini sağlayan toz pembe sakuraların zamanı!
Japonca kökenli bir kelime olan “Sakura” Türkçe’de “kiraz çiçeği” anlamına gelmektedir. Süs amacı ile yetiştirilen, meyvesi olmayan, Japon kiraz ağaçlarının çiçeklerine verilen bir isim olan sakuralar, bu dünyaya ait olamayacak kadar büyüleyici bir güzelliğe sahip desek abartmış olmayız… Malesef ki “Güzel olan çabuk biter.” sözünü destekleyici nitelikte olan bu pembeli beyazlı çiçeklerin ömürleri sadece 10 gün kadar olsa da sakuralar, Japonlar için bir çiçekten çok daha fazla anlam taşıyor.
Bitkilere, peyzaja ve doğaya değer veren Japonlar için sakura, her an ölümü yaşayan kutsal bir varlıktır. Kiraz çiçeklerinin açması anlamına gelen “Sakura Zensen” dönemi Japonlar için değişimin işaretçisidir adeta. Açma dönemlerinin gelmesiyle birlikte ancak Cennet betimlemelerinde karşımıza çıkacak görüntüler sunan bu çiçekler, ağaçlarda en güzel göründükleri dönemdeyken solmadan ve kurumadan yere düşerler. Böylece, aynı sakuralar gibi, yaşamın içinde parlar ve savaşırken her an ölebileceklerini düşünerek yaşayan samurayların yaşam tarzını benimseyen Japonlara kısa hayatları ve ani ölümleri hatırlatırlar. Yani sakura, Japon toplumunda felsefi bir özellik taşır. Bu şirin kiraz çiçekleri, hem hayatın güzelliklerini ve yaşama sevincini hem de hiç umulmadık bir anda ölümün gelebileceğini anımsatırlar.
Her yıl Mart sonuna doğru açan sakuralar için Japonlar festivaller de düzenliyor. Ağaçta olduğu kadar yere düşünce de harikalar diyarına uzanan bir yolmuşçasına görünen sakuralar için düzenlenen festivallere, tüm dünyadan pek çok sayıda turist akın ederek bu muhteşem manzarayı görebilmek için binlerce ağaçlık sakura ormanlarına giderler. “Ölmeden önce yapılacaklar” listesinde bulunması gereken bir madde olarak düşündüğümüz bu narin çiçekleri bir gün herkesin görebilmesini dileriz.