İnsanın tabiatla olan ilişkisi her geçen gün azalıyor. Betonarme şehirlerde hiçbir şey üretmemenin yapaylığında kayboluyoruz. Bu yazıda sizi dünyanın en yüksek ikinci dağı olan, dağcılar tarafından dağların dağı olarak bilinen K2’ye götüreceğiz. Doğaya olan aşkın, mücadelenin ve hüznün hikayesi…
Pakistan ve Çin Halk Cumhuriyeti sınırında yer alan K2 dağı Everest’ten sonra dünyanın en yüksek ikinci dağı olma özelliği taşıyor. Zorluk derecesi olarak dünyanın en zor dağı olan K2’ye tırmanan her üç kişiden biri hayatını kaybediyor. Yüksek dağlar, sarp yamaçlar ve devasa büyüklükteki buzullar… Bu olumsuz koşullar dağcıları dağdan soğutmamış, aksine K2 dağcıların rüyası haline gelmiş. Dağ bazı dağcılara zirvesini sunarken bazılarına sunmamış.
Türkiye’de Nasuh Mahruki ve Tunç Fındık’ın çıkmayı başardığı K2, kendi içinde birçok zorluk barındırıyor. Dağa tırmanmak için İstanbul’dan İslamabad’a 6 saatlik bir uçak yolculuğu yapıyorsunuz. Bu yolculuğun en kolay tarafını oluşturuyor. İslamabad’dan 10 saatlik bir yolculukla Skardu’ya oradan da off road araçlarla Askole kasabasına ulaşıyorsunuz. Karakarum karayolları diye geçen bu yol aslında tam bir şose. Heyalanla sürüpürülmüş yollar ve dar geçitlerden oluşan bu yol sonunda, K2’nin dibine 10 günlük zor bir yürüyüş başlıyor.
Askole köyünden K2 merkez kampına ihtiyacınız olan malzemeleri bölgenin yerlileri olan şerpalar taşıyor. Dağa çıkarken şerpaların geleneksel töreni olan Puja töreni düzenleniyor. Puja töreni dağa çıkmak isteyenlerin dağda yaşadığı düşünülen tanrıçadan izin almak için yaptıkları bir tören. Sedir yapraklarının yakıldığı ve kutsal pirincin dağa atıldığı bu tören K2’in en önemli ritüellerinden.
1953 yılında K2’ye tırmanan Amerikan ekspedisyonundan Art Gilkey, dağın kuzeybatı sırtında hayatını kaybedince dağcı arkadaşları bu bölgeye bir anıt mezar yapmış. O günden sonra K2’ye tırmanan dağcılar dağda hayatını kaybeden dağcıların malzemelerini buraya taşımış. Anıt mezarın altında bir de mağara bulunuyor. 80’e yakın dağcının hayatını kaybettiği K2’in yükseklerindeki anıt mezarda plaketlerden, dağcıların kimliklerine kadar her şey var.
Doğa güzel olduğu kadar gerekli eğitimleri almadığınız takdirde tehlikeli de olabiliyor. K2’de hayatını kaybedenlerin çoğunun zirve sonrası dönüşte ölmesi; rehavetin, değişen hava şartlarının ne kadar tehlikeli olabileceğini gösteriyor. Dağlar siz gitmedikçe yüksek tepeler gibi görünür. Her yolculuk gibi dağcılık da insanın kendini arayışının bir parçası. Bir başka hikayede görüşmek üzere…