Kolombiya – Bogota İle Tanışmaya Hazır Mısın?

Kolombiya – Bogota’yı gezginimiz tuncunpusulası’ndan tanımaya hazır mısın? O halde başlayalım.

Bogota  (1991-2000 yılları arasında Santafé de Bogotá) veya resmî adıyla Bogotá, Distrito Capital (Bogotá, D.C), Kolombiya’nın başkenti ve en büyük şehridir. Aynı zamanda Cundinamarca departmanının merkezidir. Şehir içinde 7,9 milyon kişi nüfusu ve metropolitan alanında 9,8 milyon kişi nüfusu ile ülkenin en büyük şehri ve Güney Amerika’nın en hızlı büyüyen metropollerinden biri olup 2008’den itibaren dünyanın 36. büyük şehridir. Bogotá’nın rakımından dolayı La Paz ve Quito’dan sonra dünyanın en yüksek üçüncü başkentidir.
Bogotá metropolü, ülkenin “Başkent Bölgesi”dir. Böylece doğrudan merkez hükûmeti tarafından idare edilmektedir ve Amerika Birleşik Devletleri’nin başkenti Washington, D.C.’ye benzeyen özel bir statüye sahiptir. Bogotá, ülkenin ana ulaşım noktasıdır ve birçok üniversitesi, lisesi, müzesi ve abidesi ile Kolombiya’nın en önemli iktisadi ve kültür merkezidir.

Bogota’da Hayat

Başkent Bogata, beni fazlası ile şaşırtmıştı. Açıkca söylemem gerekirse bu kadarını beklemiyordum. Şehircilik sistemleri çok iyi işliyordu. Gerek ulaşım açısından, gerekse turistik hizmetler açısından son derece gelişmiş ve profesyoneller. İnsanları son derece cana yakın ve yardımseverler. Benim en çok dikkat ettiğim konulardan biri gittiğim ülkelerde dükkan veya mekan sahiplerinin turistlere olan davranışlarıdır. Satış yapmak adına binbir şekle giren bunaltıcı satış taktikleri uygulayan esnaf beni fazlası ile iğreti eder. Bogota’da böyle bir şeye hiç rastlamadım.
Bir diğer güzellik ise şehrin çoğu yeri yeşil alan ve parklara ayrılmıştı. Hal böyle olunca da zıplayıp atlayan evcil hayvanlar, birbiri ile oynayan küçük çocuklar, el ele oturan çiftler, etraftan gelen latin müzikleri eşliğinde şehre ayrı bir hava katıyor.

Şimdi bahsedeceğim konu, sanırım dünya sıralamasında ya başı çekiyordur ya da ilk beşin içindedir. Bogota’da her 10 kişiden 5 veya 6’sında evcil hayvan var. Bazıları bir tasmada 3, bazıları ise 4-5 köpekle geziyor. İşportacının bile kaniş köpeği var. Köpek sevgisi maximum derecede. Dikkatimi çeken ve gıpta ettiğim bir diğer konu ise yaşlısından gencine, zengininden fakirine, çirkininden güzeline herkes el ele ve sarmaş dolaş geziyor. Mutluluk mutluluk mutluluk…

Şehirde haddinden fazla polis var. Neredeyse her sokağa iki polis düşüyor. Bu bazen insana kendini güvende hissettirsede bazen de neden acaba dedirtebiliyor. Dünyanın birçok ülkesinde polisler genelde somurtkan ve mesafelidir. Bogota’da ise tam tersine polislerle, fotoğraf çektirebiliyorsunuz, sohbet edebiliyorsunuz, yardım istediğinizde sonuna kadar yardım alabiliyorsunuz ve çözüm odaklılar.
Avrupa’nın çoğu yerinde sorunsuz ve hızlı internet bulamazken Bogota’da sokaklarda ve parklarda yer alan wifi ağlarından internete çok hızlı ve rahat girilebiliyor.

Bogota’da Ne Yenir?

Ben bu tarz gezilerimde sağlık sorunu yada mide sorunu yaşamamak için genelde restaurantları ve kafeleri tercih ederim. Sokak satıcılarından açık olan gıdaları almam. Sokak satıcılarından gözümün önünde kabuğunu soyabileceği meyve tarzı seyler yiyebilirim. Bogota’da canınız ne isterse onu yeme şansınız var. İtalyan, Çin, Hint mutfakları, deniz mahsulleri, et, tavuk, bilindik markaların fast foodları, yerel yemekler her damak tadına ve keseye uygun yemekler bulabilirsiniz. İyi restaurantlarda yemek yemek istiyorsanız Chapinero bölgesinde birçok farklı lezzet sizleri bekliyor olacak. Ben genelde fast food ve steak tarzı şeyler yedim.

Her köşe başında çok sık rastlayacağınız, yerel halkın aşırı talep gösterdiği hatta kuyruklar oluşturduğu, yapımı bizim lokmaya benzeyen hamur işi tatsız tuzsuz Bunuelo adında hamurdan yapılan bir ürünleri var. Ben denedim tek ısırıkta geri bıraktım denemeyin derim. Bu arada şehirden ayrılacağım son gün içtiğim domates çorbasını daha önce hiçbir yerde içmemiştim. Lezzeti hala hafızamda. 🙂

Bogota’da Mutlaka Görülmesi Gereken Yerler

Bana göre Bogota’da mutlak görmeniz gereken beş tane yer var.
PLAZA DE BOLİVAR

İstiklal caddesinin birebir aynısı olan bu uzun caddede sağlı sollu dükkanlar, sokak sanatçıları, sokak satıcıları, ressamlar, satranç oynayan kişiler ve fazlası ile polis görebilirsiniz. Caddenin sonuna doğru yürüdüğünüzde kendinizi Plaza De Bolivar meydanında bulacaksınız. Bu meydanda tarihi bir katedral ve parlemento binasını görüceksiniz. Meydanda yer alan sokak sanatçıları, satıcılar, koşuşturan çocuklar, çalgıcılar ilk başta sizi şaşırtsada kısa bir süre sonra kendinizi buraya ait hissediyorsunuz. Meydandaki bulunan kuşlara yem atmayı ihmal etmeyin.

LA CANDELARİA

La Candelaria Bogota’nın yerli halkının yaşadığı restaurantların, barların, irili ufaklı dükkanların ve hostellerin yer aldığı renkli renkli yapılardan oluşan, duvarları grafitiler ile dolu meşhur bölgesidir. Bu sokakta yer alan evler ve dükkanlar bana ciddi anlamda Küba’dayım hissini vermişti. Bu bölge gündüz son derece güvenlidir. Geceleri çok içerilere girmezseniz çok bir sorun yaşamazsınız.
CERRO DE MONSERRATE


Oyulan kayaların içinden, yeşillikler eşliğinde zirveye tırmanan tavanı camdan oluşan raylı bir teleferikle, mükemmel bir manzaraya adım atmış olacaksınız. İçinde dört tane restaurantı, kilisesi, kafeleri ile tüm Bogota’yı ayaklarınızın altına alacağınız bir yer burası. İçindeki bazı restaurantlar rezervasyonsuz müşteri kabul etmemektedir. Buraya yarım gününüzü ayırmanız gerekmektedir ve buna fazlası ile değecektir.

CATEDRAL DE SAL

Zipaquira bölgesinde yer alan Tuz Katedrali Bogota’ya 60 km uzaklıktadır. Özel araç veya taksi ile 1 saatte buraya ulaşabiliyorsunuz. Yurt dışında geze geze yerel halkla iç içe seyahat etmeyi sevdiğim için B74 otobüsüne binip Porte Norte’de inip, oradanda Zipaquira minibüsüne bindim ve son durakta inip 15 dakıkalık bir yürüyüş ile Katedrale ulaştım. Tuz Katedraline girdiğimde inanılmaz bir manzara ile karşılaştım. Bugüne kadar birçok mağara ve benzeri yapılar görmüştüm ama bu seferki cidden çok farklıydı. Burayı daha fazla anlatmak istemiyorum. Mutlaka gidin ve görün, görün, görün diyorum… Zaten Zipaquira bölgesi başlı başına gezilecek, hatta 1-2 gece konaklama yapılacak bir bölge.

LAGUNA DA GUATAVİTA

Bogota’ya 80 km uzaklıkta yer alan, dünyanın en şirin kasabaları sıralamasında ilk ona girebilecek bir yer. Bu kadar şirin, bu kadar derli toplu bir kasaba olamaz. Sadece fotoğraf çekmek için 1 satten fazlasını buraya ayırmanız gerekebilir. Burayı bir tık daha farklı yapan durum ise merkeze 30 dakikalık mesafede yer alan 20 hektar alan içindeki Laguna De Guatavita botanik parkı. 18 dolar karşılığında gidiş – dönüş olarak taksi ile anlaşıp doğa harikası yollaradan bu parka ulaşabiliyorsunuz. 6 dolar giriş ücreti vererek kendinizi “Allah’ım nereye geldim” dediğiniz bir ortama bırakıyorsunuz. Rehber eşliğinde yada kendi başınıza birbirinden ilginç bitkiler, ağaçlar, kuşlar ve yapılar ile yeşillikler içinde yukarıya doğru tırmanıyorsunuz. 3200 metre yüksekliğe ulaştığınızda dağın içinde bir de gölet size burdayım diyor. Asıl olay bu zaten 1 km çapında yeşillikler içinde bakıp doyamayacağınız bir görsel şölen ile doğa harikasına saatlerce bakakalıyorsunuz. Yukarı çıkarken yanınıza mutlaka su alın ve tuvalet ihtiyacınızı ilk girişte yer alan tuvaletlerde karşılayın. Çünkü yol boyunca ne bir su ihtiyacı, ne de tuvalet ihtiyacınızı karşılayacak bir yer bulamayacaksınız.

Bogota’da Gece Hayatı

Kolombiya’nın en fazla ve en büyük üniversitelerinin burada olmasından dolayı genç nüfus oldukça fazla. Durum böyle olunca da eğlence hayatı bir hayli hızlı oluyor. 24 saat eğlenceli bir şehir Bogota. İyi mekanlar için Chapinero ve Cundinamarca bölgesini tercih etmelisiniz. Bölge olarak güvenli ve kaliteli. Fiyatlar çok aşırı değil.Siz yine de menüye bakmadan pazarlık yapmadan geceye başlamayın derim. The True Colombian Experience, Bogota Pub Crawl, Theatron, Red Room, La Negar, 4.40 Music Hall vakit geçirebileceğiniz güvenilir mekanlardır.

Bogota’da Güvenlik

Bogota’da çok fazla evsiz ve dilenci vardır. Bunlar ara sıra yanınıza yaklaşır bir şeyler söylerler. Ya elinizle hayır der gibi bir işaret yapın ya da hiç aldırmadan yolunuza devam edin. İlginç gelenlerin ya da hoşunuza gidenlerin fotoğrafını çekecekseniz mutlaka sonunda onlara bir kaç peso verin. Sokak satıcılarının bile resmini çektiğinizde onlar bile para bekliyor. Bu tarz ülkelerde bu işin kuralı bu. Arabayla ya da taksiyle gidiyorsanız mutlaka kapılarınız kilitli olsun ve camınız tam acık olmasın.Kırmızı ışıklarda dururken camdan içeri elini uzatıp hırsızlık yapan guruplar var. Akşam saatlerinde çok ara ve ıssız sokakları tercih etmedikçe başınıza bir şey gelmez.

Bunlara da göz atın...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir