Yalnız seyahat etmek için sudan sebepler

Uzun zamandır hayalinizdeki yolculuğa çıkmak istiyorsunuz, ya da yıllık izin vaktiniz yaklaştı ama henüz size eşlik edecek bir aday yok görünürlerde,  belki de siz İtalya’ya en yakın arkadaşınız Japonya’ya gitmek istiyor ama yine de yeni yerler keşfetmek, gezmek, dinlenmek konusunda ısrarlısınız. Öte yandan kafanızda bir sürü tereddüt ve soru işareti var. İşte benden size o yolculuğa kesinlikle çıkmak için havadan sudan sürüsüne bereket sebepler;

 1)      Yalnız başladığınız tatili yalnızlığa mahkum olarak geçireceğinizi sanmayın.

Sırt çantanızı alıp dünyanın neresine giderseniz gidin, seyahat etmeyi seven hatta sizin gibi yalnız gezen insanlarla tanışma fırsatı bulacaksınız. Yeni insanlarla tanışmanın, yeni arkadaşlar edinmenin en iyi yolu aktivitelere katılmaktır- Venedik’ten Verona’ya günübirlik geziler, bir kaç günlük dalış gezileri ya da bisiklet turları gibi. Bu şekilde insanlarla daha rahat iletişim kurabilecek, konuşacak ortak konular bulabileceksiniz. Aynı zamanda eğer öğrenciyseniz, ya da ruhunuz hala genç ise, sırt çantalı seyahatçilerin uğrak yerleri olan hosteller de yeni insanlarla tanışmak için idealdir. Bir dialog başlatmak için sıcak bir gülümseme bile yeterli. Tabi mümkünse antisosyal ya da eski bir mahkum gibi görünmemeye çalışın.

2)      Bir süreliğine herşeyi geride bırakmak.

Tek başınıza seyahate çıkmak size kısa bir süre de olsa hayatınızdaki tanıdık ve bilindik herşeyi geride bırakma özgürlüğü tanır-iş, aile, arkadaşlarınız..Yolculuğunuzu hem ürkütücü hem de kuşlar kadar özgür kılan şey de budur. Eğer yakın bir arkadaşınızla seyahat ediyorsanız tüm yolculuğunuz boyunca adeta korunaklı bir fanusun içinde gibisinizdir. Sadece birbirinizle konuşur, bütün aktivitelere beraber katılırsınız. Oysa tek başınızayken  her istediğinizi yapmakta özgür olursunuz, istediğiniz yere gider, istediğiniz yerde dinlenirsiniz; iş, arkadaşlar ve ailenizin istemeden sizin üzerinizde yarattığı beklentiler bir süreliğine yoktur. Tabi istediğiniz zaman cep telefonu ve email ile siz onlarla iletişim kurabilirsiniz, kim bilir.

3)       Kendinizi daha iyi tanımak ve keşfetmek.

Tek başına yolculuğa çıkmak büyük bir adımdır ama asıl önemli olan seyahat ederken gerçekten ne yapmak istediğiniz ve bu seyahati nasıl planladığınızdır. Dünyada seyahate çıkan insanların çoğu belli bir rotayı takip eder ve turistlerin uğrak yeri olan belli destinasyonlara giderler, ilgilerini çekse de çekmese de. Ziyaret ettiğiniz ülkede turistlerce popüler olmayan ama sizin ilgi alanınıza giren bir çok aktivite olabilir. Bu yüzden en doğrusu yolculuğa çıkmadan önce biraz araştırma yapmaktır. İnternet bu konuda en zengin kaynaktır, bunun dışında her ülke hakkında yazılmış küçük cep kılavuzları da işinizi görebilir ve size zaman kazandırabilirler.

Tabi hazırlıklı davranmak adına her gününüzü adım adım planlayıp maceracı ruhunuza yazık etmeyin derim ama en azından yola sizin gittiğiniz yerlerde bulunmuş diğer insanların düşüncelerini bavulunuza koyup çıkmaktansa, kafanızda genel olarak seyahatinizi kurgulayıp, nerelere gitmek istediğinize ve neler yapmak istediğinize karar verebilirsiniz.

4)      Bilinmeyenin akışına ayak uydurmayı öğrenmek.

Hepimiz alıştığımız ortamlarda yaşıyoruz, alıştığımız insanlarla görüşüyoruz ve bu bize güven duygusu veriyor. Bu yüzden hemen herkes yabancı bir  ülkeye ilk gittiğinde ya da yabancı insanlarla tanıştığında rahatsızlık hissine kapılır ya da nelerle karşılaşacağını bilemediğinden strese girer, belki evini, tanıdığı bildiği yerleri, insanları özler. Ama en zor olan ilk günler geçtikten sonra bu duruma alışmaya başlar çünkü her gün bilmediği durumlarla karşılaşır-yer bulmak, transfer bulmak, otelinizi bulmak, sonra bunları tekrarlamak gibi. İnsanlar hakkındaki en muhteşem özelliklerden biri adapte olmaktır. Olaylara, yerlere, insanlara, değişen herşeye zamanla adapte olabiliriz.

Şu anda evde bilgisayarın başında  oturup işin işinden çıkamayacağınızı düşünüyorsanız, emin olun başaracaksınız. Dillerini bilmediğiniz ya da çok az konuşabildiğiniz, tek bir insan bile tanımadığınız ülkelerde bile birazcık kendine güven, güleryüz  ve pozitif bir yaklaşımla herkesle anlaşabilirsiniz. Unutmayın ki iletişimin %90’ı beden dilidir-tabi güleryüzde aşırıya kaçmadan.

5)      Canınız ne istiyorsa onu yapmak-yasal olduğu sürece.

Kalabalık bir arkadaş grubuyla gezmek güzeldir.  Hiç yalnız hissetmezsiniz ve konuşacak birileri hep vardır. Özellikle biz Türkler bayılırız kalabalık yemeklere, misafire, kalabalık aileye.  Öte yandan birileriyle yola çıkmak kararlarımızı da beraber verdiğimiz anlamına gelir ve gezimizi bazen can sıkıcı hale getirebilir. Eminim hepiniz istemediğiniz bir restoranda yemek yemek zorunda kaldığınızda, hiç ilginizi çekmeyen bir arkeoloji müzesini gezmeye gittiğinizde ya da başkalarını beklemek zorunda olduğunuz için gitmek istediğiniz bir aktiviteyi kaçırdığınızda benzer durumlarla karşılaşmışsınızdır. Oysa yalnızken kendinizi dinleme ve düşünme fırsatı bulabilirsiniz. Seyahatde bile olsanız beyniniz çalışmaya devam edecek ve hayatınızı gözden geçirme fırsatı bulacaksınız, belki uzun zamandır ertelediğiniz kararları kendinizle baş başa kalarak ve dinlenmiş bir zihinle daha kolay alabileceksiniz.

Kulağa ne kadar saçma ya da çocukça da gelse ilginizi çeken aktiviteleri denemek için kendinize izin verin. Moda, çiçekler, yemekler, arabalar, takılar, oyuncaklar, arkeoloji, kuşlar- ya da her ne olursa olsun ilgi alanlarınızı keşfetmek ya da derinlemesine tanımak için fırsat tanıyın. Eğer seyahatiniz boyunca çevrenizdeki herşeyi sadece nesneler ve insanlar olarak görmekten öte, hayatın ta kendisi ya da başka ülkelerde başka insanların nasıl hayatlar yaşadığını gözlemleme fırsatı olarak görüyorsanız emin olun ki bundan daha fazlasını öğreneceksiniz bu yolculuktan.

Tabi yaratıcılık size kalmış. Gitmeden önce o ülke hakkında kitaplar okumak hatta yanınızda bulundurmak, bir gezi güncesi tutmak, resimler çizmek, notlar almak, resimler çekmek, belki gittiğiniz her bir şehirden hatıra objeler toplamak, neden olmasın? Belki benim gibi neredeyse bir kitap oluşturabilecek kadar notlar almış bile bulabilirsiniz kendinizi.

6)      Eve yeni bir bakış açısıyla dönmek.

“Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?” klişesinden daha da öte, bir seyahat tüm düşüncelerinizi, hatta hayata bakışınızı değiştirebilir- işiniz hakkında, hayatınızdaki insanlar hakkında ya da tüm hayatınızla ilgili. Bu size korkutucu gelebilir ama değişiklik iyidir-hayatınızı gözden geçirip iyiye yönelik değişikliklere hazır hissedersiniz.  Döndüğünüzde büyük ihtimalle herşey yerli yerinde olacak ve size güven vermeye devam edecek, arkadaşlarınızla görüşmeye devam edecek, işinize ya da okulunuza kaldığınız yerden devam edeceksiniz. Ama her durumda tek başınıza çıktığınız yolculuktan kendinize çok daha güvenerek ve yepyeni bir bakış açısı kazanmış olarak döneceksiniz.

Eğer yine de yalnız seyahat etmek şimdilik bana iki beden  fazla, benim yerime herşeyi başkaları planlasın bana da doya doya eğlenmesi kalsın diyorsanız sizin gibi yalnız seyahat edenleri grup gezilerinde bir araya getiren seçenekler de var. Buyurun bir de buraya bakın. Ne de olsa gezmek her şekilde mübahtır..

Bunlara da göz atın...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir